12 Kasım 2007 Pazartesi

Maşukiye, Kartepe ve Sapanca

Bazı hafta sonları dışarıda kahvaltı yapmayı seviyoruz. Bu Pazar'da öyle oldu ve iyi ki oldu. Çok güzel yerler gördük. Selim ''hafta sonu kahvaltıya gidelim'' deyince hiç itiraz etmedim valla. Selim sabahtan şantiyeye gidip iş programını yapıp döndü. Tabi ben de hemen arkasından uyandım. Size de oluyor mu? Uyumak istememe rağmen, hafta sonları uyuyamama gibi bir sıkıntı yaşıyorum, genellikle. Hafta içi ise tam tersi; 06.15'e kurulu saatim çalınca, kendi kendime, -bazen de Selim'e- 5 dk. daha lütfen! lütfen! diye söyleniyorum ve sinir oluyorum bu duruma. Neyse! Nereye gitsek acaba? derken, Özdilek'e gitmek üzere yola çıktık, yolda TRT'ye ait bir araba gördüm ve kesin Maşukiye civarına gidiyordur diye düşünürken birden '' Maşukiye'ye neden gitmiyoruz ki? '' dedim ve hemen Aşkım Maşukiye'ye doğru yol aldı. Biraz dolandıktan sonra Maşukiye ile Kartepe yolu arasında Bizim Ev diye çok şirin bir yer gördüm ve ''bak kahvaltısı varmış'' dedim Selim'e. Arabayı park etmek de hiç sorun değildi bu arada. Genç bir çocuk bizi karşıladı ve masamıza kadar eşlik etti. Ortam çok güzeldi, ben çok hoşlandım. Çiçekli perdeleri, ahşap döşemesi, şöminesi, aksesuarları -özellikle guguklu saatleri - sevimli ve hoştu doğrusu. Güleryüzlü bir bayan gelip nasıl bir kahvaltı istediğimizi sordu ve siparişimizi aldı. Köy usulüydü herşey. Anladığım kadarıyla Mıhlama olmazsa olmazdı. Kiremitte ve tabi ki tereyağlı. Başka masada oturan bir aile zeytinyağlı yapabilir misiniz? diye sorunca, tabi ki hazırlarız dendi. Müşteri memnuniyeti!
Sıcak ev ekmeği, acıka ve yeşil zeytinin tadını çok beğendim. Selim'in favorisi tereyağ ve cevizli baldı. Menü bu kadarla sınırlı değil; zeytinyağlı sarma, ev yapımı çilek reçeli, patates salatası, beyaz ve kaşar peyniri, domates ve salatalık. Ayrıca gazete ve dergiler vardı. Beklerken hiç sıkılmadım doğrusu. Şömine hep yandı. Kahvaltının sonunda kahve alırmısınız sorusuna Selim ''tabiki, sade olursa'' diye cevap verdi herzamanki gibi:) Yani Bizim Ev'i çok beğendim ve tekrar gelicez diyerek mekanın sahibi Muhterem Fatma hanıma teşekkür ederek kalktık. Aslında o sırada hanımefendinin adını sormaya çekindim ve bunları mutluluk ve heyecanla bloğa yazacağımı da biliyordum o sırada ama kendisine söyleyemedim, internet adreslerine http://bizimevkahvalti.com/ 'a tıkladım adını ve mekan hakkında ki bir çok şeyi daha öğrendim. Oradan ayrılınca yolumuza devam ederek Kartepe'ye çıkmak istedik ama zirveye ulaşamadık çünkü birden bire yolda ki bir kaç cm'lik buz tabakasıyla karşılaştık, geri dönmek zorunda kaldık. Ama herşey harikaydı. Manzara, hava, geyik çıkabilir tabelaları, yani herşey... Kara dokunacaksan duralım dedi Selim ve bu kışın ilk karıyla Kartepe'de kartopu yaptım. Sapanca Gölünü seyrettik. Ne mutlu yaaa! Zirveye doğru çıkarken yol kenarlarında ızgara sucuk ve çay yapan bir çok yer var, kimisi eski bir otobüsden yapılmış, kimisi konteynır, kimisi de derme çatma ve çok güzel. Ayrıca fotoğraf çeken -bence profesyonelce- çok sayıda insan vardı ve ayrıca TRT'nin aracıda yol kenarında çay molası vermişti! Kartepe'den Sapanca'ya indik. Güzel bir Sapanca gezisi yapıp, bir ara yolumuzu da kaybederek evimize geri döndük. Biz en kısa zaman da tekrar gitmek istiyoruz kameramızı evde unutmadan ve fotoğraf makinası alarak. Eğer sizler de gitmek isterseniz ki tavsiye ediyoruz, ulaşımı oldukça kolay. Hem karayoluyla hem de trenle Maşukiye'ye ulaşmak mümkün. Daha da fazla bilgi ve yol haritasına http://masukiye.com/ veya http://masukiye.net/ adreslerinden de ulaşabilirsiniz.
Hepinize Sevgiler.
Yorumlarınızı da bekliyorum bu arada !

2 yorum:

Tijen dedi ki...

Ne güzel oralar değil mi Ayşegül? Hele şimdi renkleri ne muhteşemdir...

ayşegül laçinler dedi ki...

Gerçekten de öyle, renkler muhteşem. Buyrun, konuğumuz olun. Harika fotoğraflar çekeceğinizden eminim oralarda.